2 Ocak 2013 Çarşamba

Melly'nin Dünyası


 Melly'nin cep telefonuna bir gün "kimsin?" diye bilinmeyen bir numaradan mesaj gelir. Melly ilk başta bu mesajı umursamaz ama aynı mesaj yine aynı numaradan tekrar gelir. Melly mesaj atan numarayı aradığında kimseye ulaşamaz. Aynı mesaj e-mail adresine de gelmeye başlar. Melly tam anlamıyla korkmaya başlamıştır.

Bu soru artık rüyalarına da girmeye başlamıştır. Uykusuz artık günler Melly'i beklemektedir. Bir yandan bu mesajların kaynağını araştırırken bir yandan da felsefe ile ilgilenmeye başlamıştır Melly. Çünkü bu soru felsefe'nin ilk başlangıcıydı. Mesajlar yinelenmeye devam ediyordu. Melly korku içindeydi ve artık bu mesajları görmek istemiyordu. Polise gidip şikayetci olmayı planlıyordu. Ertesi gün okul çıkışı arkadaşı ile birlikte polise gidip şikayetci olacaktı. Son dersteydi ve çıkış saatini bekliyordu. Gözleri kolundaki analog saatindeydi.

Tik tak tik tak...

Zaman artık sanki onun için durmuştu. Yelkovan sanki bir bukalemun adımı atar gibi 12'yi göstermişti. Artık ders bitmişti. Özgür gibi hissediyordu ve üzerindeki lanetten kurtulmak için polise gitmek için hiç bir engeli kalmamıştı artık. Ders kitabını bir hışımla kapattı. Her şeyini bir hışımla çantasına doldururken, yere düşen kağıt parçası ilgisini çekti. Eğilip kağıt parçasını aldığında gördüklerine inanamamıştı...

"Kimsin Sen?"

Bu lanetli not karşısındaydı ve işin ilginç yanı not kendi el yazı ile yazılmıştı ve kendi imzasıda altındaydı... Sanki kendisine gönderdiği bir mesaj gibi sırıtıyordu gizemli not.. Gözleri kararmıştı, zaman durmuştu ve ona bir sancı mıhlamıştı. Dayanamadı ve yere kapandı.
Bayılmıştı...
Değişik bir yerdeydi artık. Hiç görmediği şekilde bir rüya görüyordu. Uçuyordu sanki . Yerden  bir kaç metre yukarıdaydı. İstediği yöne hareket edebiliyordu. Etrafında insanlar vardı ama sanki o yokmuş gibi davranıyorlardı.Sanki bir lokanta gibi bir mekandaydı. Mekan çok büyük bir odaya benziyordu. Odanın ortasında kocaman bir masa vardı. Yuvarlak kocaman bir masa...


2 yorum: